Sosyal Medya

Güncel

Kur’an’ın hakikatlerini Cevdet Said’den dinlemek

'Allah Teala bize insanlarla baskı ve zorbalık değil adalet ve ihsan temelinde ilişki geliştirmemizi emretmiştir. Zira Allah’ın Kendi ruhundan üfleyerek büyük değer verdiği insana baskı uygulamak insanın fıtratına aykırıdır.'



Doç.Dr. Fethi GÜNGÖR

[email protected]

10 Åžubat 1931 tarihinde Suriye’nin Kuneytıra bölgesinde Golan tepesinin eteÄŸinde yer alan Çerkes köylerinden Bi’ru Acem’de dünyaya gelen Cevdet Said, Aralık 2012 ortasında çocukları, torunları, kardeÅŸleri ve yeÄŸenlerinden oluÅŸan geniÅŸ ailesiyle birlikte hicret ettiÄŸi Ä°stanbul’da yaşıyor. Sanal ortamda hiç aksatmadan sürdürdüğü haftalık dersleri ve ziyaretine gelen misafirleriyle yaptığı sohbetler yanında ara ara konferans davetlerine de icabet ediyor. Cevdet Said’in bu yakınlarda iÅŸtirak ettiÄŸim ve ikisinin eÅŸzamanlı çevirmenliÄŸini üstlendiÄŸim üç konferansında hassasiyetle vurguladığı hususları sizlerle de paylaÅŸmak istiyorum.

DÃœNYADAKÄ° EN ÖNEMLÄ° OLAYIN KUR’AN’IN VARLIÄžI OLDUÄžUNU FARK EDEBÄ°LMEK

14 Ocak’ta Tuzla’da Hayat-Der’de dünyadaki en önemli olayın Kur’an’ın varlığı olduÄŸuna dikkat çeken Cevdet Said, her okuyan insanın Kur’an’ı anlayabileceÄŸini, zira her insanın aklı olduÄŸunu, Kur’an’ı okuyunca onun bâtıl bir söz olamayacağını idrak edip imana geleceÄŸini örnekleriyle anlatmıştı.

“Mesela, Kanadalı misyoner Miller, Müslüman bir topluma giderek onları HristiyanlaÅŸtırmaya niyetlendiÄŸinde, “önce Kur’an’ı okuyup anlayayım ki onları Ä°ncil’e daha etkili ÅŸekilde davet edebileyim” diye düşünmüş ve Kur’an’ı okumaya baÅŸlamış. Kur’an’ı okuyunca adamın hayatı deÄŸiÅŸmiÅŸ. Çünkü Kur’an’ın çok enteresan bir kitap olduÄŸunu gören Miler ÅŸu tespiti yapmış:

“Muhammed’in adı Kur’an’da sadece 4 defa geçiyor, ama Ä°sa’nın adı 25 defa geçiyor. Ondan daha enteresan olanı ise, Meryem’le ilgili çok sayıda ayet yanında onun adını taşıyan müstakil bir de sûre var. Oysa Muhammed’in annesinin adı bir kez olsun geçmiyor Kur’an’da.”

Meryem kıssası da gerçekten çok enteresan bir kıssa. Allah’ın Meryem ile diyaloÄŸu, ona çok yüksek bir deÄŸer vermesi, Ä°sa aleyhisselamın doÄŸar doÄŸmaz konuÅŸmaya baÅŸlaması... Nebilerin bir kısmının Kur’an’da hikâyeleri anlatılır, bir kısmının da anlatılmaz.

Kur’an Allah’ın tüm âlemlere/ varlıklara delilidir. Her okuyan Kur’an’ı anlayabilir. Bir Ä°ngiliz lordu Kur’an’ı okuduktan sonra Müslüman olmuÅŸtu. “Nasıl dininden çıkıp kâfir olabildin?” diyerek kendisini kınayanlara; “Ben kâfir olmadım, imanıma iman kattım ve imanımı tamamına erdirdim” diye cevaplamıştır. Kur’an’ın ne denli enteresan bir kitap olduÄŸunun ÅŸahitlerinden bir baÅŸkası olan Muhammed Esed de “Yolların Ayrılış Noktası’nda Ä°slam” isimli eserinde bu konudaki önemli tespitlerini paylaÅŸmaktadır.”

Ä°NSAN OLMA SORUMLULUÄžUMUZUN Ä°DRAKÄ°NE VARMAK

“Ä°nsanlar birçok önyargıları sebebiyle Ä°slam’dan korkmaktadır. Onları bu korkulardan arındırmanın yolu Kur’an’ın berrak mesajlarını onlara en hikmetli yollarla ulaÅŸtırmaktır.

Kur’an-ı Kerim insanlığın sorumlulukları yanında yaratılış sürecine iliÅŸkin de önemli bilgiler vermektedir. Mesela, dört satırlık kısacık Zilzal sûresinde yerkürenin insanlık tarihimizi bize anlatacağını haber veriyor. Dilinden anlarsak taÅŸ, kemik, aÄŸaç vb. birçok varlık bizimle konuÅŸuyor, bize yeryüzünün ve insanlığın yaşını ve haberlerini anlatıyor.

Ä°nsan olma sorumluluÄŸu cinsiyet ya da baÅŸka ayrımlar gözetmeksizin tüm insanların üzerine yüklenmiÅŸ bir görevdir. Kur’an insanları etnik mensubiyeti, kadın ya da erkek olması yahut baÅŸka aidiyetleri itibarıyla deÄŸil, insan olmaları itibarıyla muhatap almaktadır. Allah Rasulü’nün (s.a.v.) Veda Hutbesi’nde ilan ettiÄŸi gibi Arabın Arap olmayana beyazın siyaha üstünlüğü yoktur, üstünlüğün tek ölçüsü takva yani sorumluluk bilincidir.

Allah Teala doÄŸrudan insanı muhatap alır ve onu sorumlu tutar. Çünkü O, insanı yeryüzünün halifesi/ yöneticisi/ müdürü tayin etmiÅŸtir. Melekler bu durumu yadırgayarak; “Ey Rabbimiz, yeryüzünde fitne fesat çıkaran ve mal kavgası yüzünden kan döken ÅŸu türü mü yeryüzünün halifesi tayin ediyorsun?” mealindeki tepkileriyle durumu anlamak istediklerinde Rabbimiz; “Ben sizin bilmediklerinizi de bilirim” buyurarak, emaneti tevdi ederken buna muvafık olarak bahÅŸetmiÅŸ olduÄŸu akıl, irade, sorumluluk bilinci, yönetme becerisi gibi yüksek kabiliyetleri sayesinde insanoÄŸlunun geliÅŸmiÅŸ bir toplumsal yapı inÅŸa edebileceÄŸine olan güvenini beyan etmiÅŸtir.”

ANLAŞMAZLIK VE SORUNLARIMIZ AKIL İLE VAHYİN KILAVUZLUĞUNDA ÇÖZEBİLMEK

“Evet, Hâbil kardeÅŸini öldürmüştü. Ancak, bu kan dökücü insan eÄŸitilebilir bir varlıktır. Zira Allah ÂdemoÄŸluna bütün varlıklara isim verme, kavram geliÅŸtirme ve olayları kavrama yeteneÄŸi bahÅŸetmiÅŸtir. Bütün bu yeteneklerini doÄŸru kullanması için de insanlığa zaman zaman kılavuz ve elçiler göndermiÅŸtir. Son Nebi Muhammed aleyhisselamdan sonra yeni bir elçi gelmeyeceÄŸi gibi Kur’an’dan sonra yeni bir kitap da nazil olmayacaktır. Kur’an kıyamete kadar insanlığın yolunu aydınlatmaya devam edecektir.

Sorunları ve ihtilafları akıl ile vahyin kılavuzluÄŸunda çözmeyi öğrendiÄŸimizde savaÅŸ yöntemi kendiliÄŸinden bitecektir. Üçüncü bin yılın başında hâlâ insanların gözü önünde baÅŸka insanların öldürülmesi aydınlar baÅŸta olmak üzere bütün bir insanlığın ayıbıdır! Sorun çözme yeteneÄŸi kalmayan kaba savaşın hâlâ bir yöntem olarak kullanılması insanlığın ayıbıdır! Allah Teala bize Şûra sûresinde yönetim iÅŸlerini aramızda şûra/ istiÅŸare/ ortak akıl ile yürütmemizi emretmektedir. Ancak, bugün 23 ülkeden oluÅŸan Arap coÄŸrafyasında yüz binlerce insanın kanı akmaya devam etmektedir. Zira bu ülkelerde demokratik seçimler yapılmamakta, aralarındaki ihtilafları çözecek ileri modeller geliÅŸtirmek yerine birbirlerini boÄŸazlayarak sorunlarını çözeceklerini zannetmektedirler. Hepsi Müslüman ve hepsi Arap olmasına raÄŸmen Okyanus’tan Körfez’e kadar bu vahim tablo böylece sürüp gitmektedir. Bu gerçekten utanç verici bir tablodur!

Bilinçlenme sürecimde kendisinden çok istifade ettiÄŸim Celal Nuri, Ä°ttihâd-ı Müslimîn isimli eserinde enteresan tespitler yapmaktadır. Osmanlı’nın son döneminde yetiÅŸmiÅŸ bu zatın kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Muhammed Ä°kbal’i de çok severim. Türkiye’de onun benzeri Mehmed Âkif var... Celal Nuri Müslümanların birliÄŸine iliÅŸkin şöyle demektedir:

Siyah kayalardan oluÅŸan Arafat dağı serapa elmas olsaydı Müslümanlar için bu kadar büyük bir kıymet ifade etmezdi. Zira Allah Rasulü’nün (s.a.v.) üzerinde insanlığa büyük hutbesini/ hitabesini/ söylemini tebliÄŸ ettiÄŸi o tepe kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanlar için muhteÅŸem bir vahdet timsalidir. Her Müslümanın hayatında bir kez olsun Arafat’a gitmesi ve yılın belli bir gününde ve zamanında orada hazır bulunması hac farizasının olmazsa olmaz bir rüknüdür.

Allah sabredenlerle/ direnenlerle beraberdir. Ä°nsanları hikmetle ve güzel öğütle Ä°slam’a davet etmeliyiz. Kötülüğü iyilikle savuÅŸturmalıyız. Ä°nsani iliÅŸkilerimizde bu yöntemi yaygınlaÅŸtırmalıyız. Artık Kur’an’ın hemen her dilde tercümesi var dünyada, dolayısıyla insanların Kur’an’ı okumasını ve anlamasını teÅŸvik etmeliyiz...”

RABBÄ°MÄ°ZÄ°N MESAJINA BÃœYÃœK BÄ°R CÄ°DDÄ°YETLE DÄ°KKAT KESÄ°LMEK

Haseki Dinî Yüksek Ä°htisas Merkezi Müdürü Dr. Adil Bor Hocanın daveti üzerine 17 Åžubat 2017 tarihinde Pendik’te ihtisas eÄŸitimi görmekte olan vaiz ve müftülerden oluÅŸan hoca efendi ve hoca hanımlara hitap eden Cevdet Said, Kur’an-ı Kerim’in hakikaten acayip bir kitap olduÄŸuna bir daha dikkat çekti. Kendi ortamlarına döndüklerinde cinlerin “qur’ânen acebâ; acayip bir Kur’an” dinlediklerini hemcinslerine aktardıklarını anlatan ayetten iktibasla Kerim Kitab’ın ne kadar enteresan bir kitap olduÄŸunu izah eden üstadın anlattıklarını ÅŸu ÅŸekilde özetlemek mümkündür:

“Åžu hususu çok iyi ayırt etmemiz gerekir: Kur’an’da konuÅŸan Allah’tır, Muhammed aleyhisselam deÄŸil! Muhammed aleyhisselam Allah’ın mesajını tebliÄŸ eden elçidir. Ä°nzivaya çekildiÄŸi Hira’da Hz. Muhammed’e Arapça indirilen Kur’an sadece Arapları ya da Müslümanları deÄŸil, kıyamete kadar gelecek bütün insanları muhatap almaktadır. Kur’an okuduÄŸunda veya dinlediÄŸinde insan büyük bir huzur duyması, Kur’an’da insanla konuÅŸanın Allah olmasından kaynaklanmaktadır.

Önceki nebilere çeÅŸitli mucizeler verilmiÅŸti. Hz. Musa’ya (a.s.) asâ verilmiÅŸti mesela. Sihirbazların yere attığı sopalarını yutunca “Musa’nın Rabbine iman ettik” demiÅŸlerdi, çünkü bunun sihir olmadığını hakkıyla anlamışlardı. Allah Rasulü’ne verilen mucize Kur’an’dır. Kur’an bize çok büyük hakikatleri açıklamaktadır. Büyük kolaylıklar saÄŸlayan ulaşım vasıtalarını yapan insan, bu geliÅŸmeleri Allah’ın kendisine bahÅŸettiÄŸi yeteneklerle saÄŸlamıştır. Akıllı cihazlarla anında yerkürenin herhangi bir yerindeki bir insanla kolayca irtibat kurabiliyoruz artık. Çünkü Allah bütün bu varlıkları insanın emrine -kayıtsız ÅŸartsız itaat etmek üzere- ‘müsahhar’ kılmıştır.

Hiçbir zaman bitmeyecek ve tükenmeyecek olan Kur’an hakikatlerini yeterince açık ortaya koyamadığım için çok üzgünüm. Zira ben Kur’an’ın önemini yeterince açık ÅŸekilde ortaya koymaktan acizim. Kur’an’ın her bir hakikatinin ne kadar büyük öneme sahip olduÄŸuna dikkat çekmek maksadıyla kitaplarımdan her birinin adını bir ayetten iktibas ettim. 50’li yılların sonunda ilk hapse düştüğümde fikirlerimi insanlara ulaÅŸtırabilmek için kitaplar yazmaya karar vermiÅŸtim. Önce “Âdem’in Ä°lk OÄŸlunun Mezhebi -Ä°slami Hareketin Åžiddet Sorunu-” kitabımı yazmıştım. Sonra, insanlara ilmin ve aklın önemini nasıl anlatabilirim diye düşünmeye baÅŸladım ve “OKU: Kerem Sahibi Rabbinin Adıyla” isimli kitabımı yazdım. Çünkü Allah katındaki kıymetimiz anlayarak okuduÄŸumuz kadardır.”

CÄ°HADIN SÄ°LAHLA DEĞİL KUR’AN’LA YAPILABÄ°LECEĞİNÄ° Ä°DRAK ETMEK

Haseki EÄŸitim Merkezi’nde Türkçeye tercüme edilmeden sadece Arapça sunduÄŸu konferansındaki temel vurgularını özetle paylaÅŸtığım Cevdet Said, kendisine yöneltilen farklı sorulara ÅŸu cevapları vermiÅŸtir:

“Ä°slam dünyası içinde debelendiÄŸi problemler yumağından Kur’an’a sımsıkı sarılarak çıkabilecektir. Zira Kur’an Allah’ın insanlığa uzatmış olduÄŸu sapasaÄŸlam ve asla kopmaz ipidir. Ä°nsanlık, Allah’ın kendisine yönelen yüce hitabının hakikatlerini bir gün mutlaka anlayacaktır. Mesela, Ã¢yetelkürsi Allah’ın yüceliÄŸini anlatır. Ancak, hemen bunun ardından gelen ayete insanlar pek dikkat etmemektedir. Oysa insanı en çok yücelten söylem bu ayettir:

Lâ ikrâhe fiddîn; baskının ve zorbalığın hiçbir çeÅŸidi dinde yoktur!” Çünkü baskı ve zorbalık ne iman doÄŸurur ne de küfür. Baskı altında iman edenin imanı geçerli olmadığı gibi inkâr edenin inkârı da geçerli deÄŸildir. Ancak, insanı ikna edebilirsen canını da malını da sana feda eder. Artık Kur’an-ı Kerim dünyanın hemen tüm dillerine çevrilmiÅŸ durumda. Ä°nsanlar Allah’ın mesajını okuyacak ve bu yüksek hakikatleri anlayacaktır. Kur’an’ı tüm insanlara ulaÅŸtırmamız gerekiyor. Çünkü insan hayvan deÄŸildir, Allah’ın mesajını okursa mutlaka anlayacaktır.

Cihadın ne olduÄŸunu bizzat Kur’an tarif etmektedir: “We cahidhum bihi cihaden kebîra; Onlarla en büyük cihad (olan Kur’an vahyi) ile cihad/mücadele et.” Bu emir Kur’an’ın hakikatlerini insanlara açıkça tebliÄŸ etmemizi emretmektedir, onu benimsetmek için silaha baÅŸvurmamızı deÄŸil! Silahın herhangi bir fikri, insanı ya da ülkeyi koruma kabiliyeti olsaydı, dünyayı 30 kez yok edecek kadar çok silah depolamış olan SSCB kendiliÄŸinden çöküp gitmezdi! Cihad Kur’an yapılır, silah ile deÄŸil. Bu cihad kıyamete kadar devam edecektir. Silah ile kimse ne iman eder ne de inkâr. Kur’an insanlığa ÅŸu daveti yapmamızı istiyor: “Aramızda eÅŸit bir söze/ilkeye gelin.” Ä°nsanlık bu söylemden daha deÄŸerlisini getirsin, biz onlara uyalım. Kısacası cihad Kur’an’ın mâna ve hakikatlerini insanlara ulaÅŸtırma faaliyetidir.

Kıyamet kopana kadar insanlara meydan okumayı sürdürecek olan Kur’an’ı okuyup anlayalım ki, ayette kınanan “kitap yüklü merkepler” konumuna düşmeyelim. Ä°slam güç ve silahla yayılmaz. Küfrü tercih edeni imana icbar edecek deÄŸiliz. Ä°slam ‘barış’ demek olup Ä°slam’a giren barışı tercih etmiÅŸ demektir. Olaya böyle bakarsak kin ve düşmanlığın ortadan kalktığı insani bir dünya inÅŸa edebiliriz. Cihad adı altında göz göre göre insanların öldürülmesi büyük bir ayıbımızdır! SavaÅŸ ölmüştür! Günümüzde silahlı savaÅŸa iki sınıf insan tevessül etmektedir: Pis herifler ve cahiller. Cahil mazur görülebilir, onu eÄŸitmek ve ona doÄŸruyu öğretmek gerekir. Savaşı bir araç olarak kullananlar, cahillerin cehaletini sömüren kötü insanlardır. Lütfen bu konuları derinlemesine düşünüp olayların hakikatini anlamaya gayret edelim. SavaÅŸ bir sorun çözme yöntemi olmaktan bütünüyle çıkmıştır. Kahramanlık insanları öldürmek deÄŸil, onları eÄŸitebilmek ve iyi yönde deÄŸiÅŸtirebilmektir. Ä°nsanlık, bugüne kadar devam eden silahlı savaÅŸ yöntemini bundan böyle artık bütünüyle terk edilmelidir.”

Ä°NSANLARLA ADALET VE Ä°HSAN TEMELÄ°NDE Ä°LÄ°ÅžKÄ° GELÄ°ÅžTÄ°RMEK

15 Åžubat 2017 tarihinde Sohta Sinan Vakfı’nın Ä°stanbul Aksaray’daki merkezinde misafir edilen Cevdet Said, CumhurbaÅŸkanı Sayın ErdoÄŸan’ın Hanımefendi ile birlikte Afrika’da ve Körfez bölgesinde Ä°slam ülkelerini ziyaret etmesinin çok anlamlı ve önemli olduÄŸuna iÅŸaret ettikten sonra, yukarıda özetlediÄŸim her iki konferanstaki bazı konulara ilave olarak ÅŸu hususlara da deÄŸinmiÅŸtir:

“Allah Teala bize insanlarla baskı ve zorbalık deÄŸil adalet ve ihsan temelinde iliÅŸki geliÅŸtirmemizi emretmiÅŸtir. Zira Allah’ın Kendi ruhundan üfleyerek büyük deÄŸer verdiÄŸi insana baskı uygulamak insanın fıtratına aykırıdır.

Kitab’ı inzal eden Allah’a ne kadar hamd etsek azdır. Çünkü Kur’an olaÄŸanüstü derecede enterensan bir kitaptır. Bu Kur’an Muhammed aleyhisselamdan gelmiÅŸ deÄŸildir. Kur’an’da her ne var ise hepsi Allah’tandır. Bu hususu çok iyi ayırt etmek zorundayız. Kur’an’da insanlığa hitap eden Hz. Muhammed deÄŸil, Allah Teala’dır. Allah Rasulü Kur’an’ın muhatapların ilki idi. Elçi, kendisine inen vahyi kâtiplerine yazdırıyordu. Daha sonraları hadisler de kitaplar halinde derlendi, ama bunu Kur’an ile karıştırmamak gerekir. Son Nebi ile vahiy kapısı kapanmıştır. Kur’an ve akıl kıyamete kadar insanlığın yolunu aydınlatmaya devam edecektir.

Dünya artık tek bir oda haline gelmiÅŸ durumdadır. Bir odanın içinde tüm dünyayı izliyor, bir odadan dünyanın her köşesine kolaylıkla ulaÅŸabiliyoruz. Bu imkânları iyi deÄŸerlendirip Kur’an’ın yüksek hakikatlerini tüm insanlara ulaÅŸtırmak için kesintisiz bir çaba içerisine girmeliyiz vesselam.”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.